23 Aralık 2013 Pazartesi

Tanju Okan

Tanju Okan'ı bize en güzel anlattığını düşündüğüm bir alıntı paylaşacağım sizinle bu sefer...

"tanju okan’ın sesinden bir nesil bize seslenir. gerçekten aşık ve gerçekten sarhoş olabilmiş saygı duymamız gereken adamların neslidir bu nesil. mekana “gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!” diye giren ve şöyle devam eden bir nesil:


şuraya bir yatak ser yavaş yavaş... 
aman karanlığı görmesin gözüm, 
perdeleri ger yavaş yavaş... 

garibim, her taraf bana yabancı, 
dertliyim çekinme, doldur be hancı! 
önce kımıldar hafif bir sancı, 
ayrılık sonradan kor yavaş yavaş...

saygı duymalıyız bu nesle, çünkü bu adamlar hayatın ağır ve zehirli soluğunu içine çekme cesaretini gösterip bize bir şeyler anlatmıştır. şair adamların neslidir, şiirleri ve hayatları içki kokan, ölümden korkmayan bir nesil. “değişmez sonumuz” diyip şöyle devam eden bir nesil:

nedir ki sonumuz? 
toprak değil mi erkeni geçi 
aldırma sen doldur be meyhaneci 

koy koy koy koy koy 
koy koy koy koy koy 
doldur bak efkarlandım yine bu gece 
koy koy koy koy koy 
koy koy koy koy koy 
dostlar gitmeden gizlice

hayattan umduğunu bulamayan bir nesil değildir bu. hayata dair besledikleri umutlarını her akşam kadehlerine doldurup içen, ve tükenmeyen bir umutla -abimin deyişiyle- “hayatı içkisine meze yapabilen” cesur bir nesildir. hayata öfke kusarlar ama öfkelerini de bardağa doldurup içerler, içmek değildir onlara unutturan, sadece içlerinde taşımaktadırlar her şeylerini, size göstermezler. sessiz şarkılarını dudaklarına değen alkolün görünmeyen alevinde harlarlar, bizse sadece dörtlüklere dökülen damlacıklarını görebiliriz aşağıdaki gibi:

her akşam efkar basar garip gönlümü 
içerken kadehleri kırasım gelir 
suskun dudaklarımda sessiz bir şarkı 
ah ettikçe içimden bir alev gelir

ve sonra hancı perdeleri kapar, hayyam girer içeri, tanju abi’ın boşalmış kadehine kızıl şarabından koyar, ve babam girer, gencecik suratıyla selamlar han içindekileri, dışarda lapa lapa kar yağmaktadır, elindeki yarılanmış truva kanyaktan bir yudum daha alırken anneme şöyle seslenmektedir:

ne olur kal benimle o kapıyı kapat
elini ver bana
dışarda yalnız, yalnız üşüyorum

sen kadınım…

bakar şöyle etrafına, bir sigara yakar, nesline yakışır bir biçimde tek nefeste yarılar kör olası sigarayı ve bu boktan dünyada bile insan sevmenin güzelliğini çocuklarına gösterebilmiş olmanın gururuyla dimdik ayaktadır bu adam, hanın penceresinden dışarıya sızan gölgeler karlı gecede ışırken ve hayyam şarabına bir şiir daha düzerken tanju abi o güzel şarkısıyla duasına başlamıştır bile:

öyle sarhoş olsam ki 
bir daha ayılmasam 
herşey bir rüya olsa 
unutarak uyansam…  "


-oblomov, ekşi sözlük 20.07.2005

20 Aralık 2013 Cuma

Melody Gardot

Akustik performansları harikulade olan güzel caz ve blues insanı. Kendisini yakın zamanda keşfetmiş olmakla birlikte, dinlemediğim zamanın devasa boşluğunu albümlerini hatim etmekle doldurmaya çalışıyorum şu sıralar. Şarkılarında acayip bir dinginlik barındırıyor. Albüm kayıtları da akustiğe yakın aslında, belki de bu yüzden sesinin duruluğunu duyabiliyoruz, kendisine bu kadar bayılıyoruz. Şiddetle takip edilesilerden.

Güzel bir akustiğini dinlemek isteyen arkadaşlar için:

http://www.youtube.com/watch?v=XKFM1zt6ji4

16 Aralık 2013 Pazartesi

Open your heart, i'm coming home

Pink Floyd'un Hey You şarkısındaki deli solodan önceki son serzeniş. Ulu bir dağ gibi aşılması zor ve bir o kadar da serttir...

14 Aralık 2013 Cumartesi

Fizy mood

Uzun zamandır uğramıyor idim fizy'e... Bir de bakayım ki ne göreyim? Mood'a bir sürü kategori eklenmiş: akşamcı, içimdeki akdenizli, balkan, nostaljik, on the road, toprağın sesi, ihtiyar delikanlılar şeklinde uzayıp giden bir liste olarak... Geçtiğimiz günlerde kapatılan bira.fm radyomun yerine bir güzel kuruldu bu meret. Çok beğendim hatta bayıldım! Size de kesinlikle tavsiye ederim. Ben bu akşam içimdeki akdenizli modundan yardırıyorum, hepinize iyi eğlenceler! :)

13 Aralık 2013 Cuma

chordify.net

Çok güzel bir meret. Gitar çalan arkadaşlar bilir, bazen şarkıları çözemezsiniz, akorunu çıkaramazsınız ya hani; ona çözüm olarak gelmiş kaymak gibi bir site. İstediğimiz şarkının youtube veya soundcloud linkini giriyoruz veya direkt olarak şarkıyı upload ediyoruz. Sonra 2 saniyede akorlarını bize buluveriyor... Kulak için biraz tembellik oluyor doğrusu ama zorlandığımız parçalarda yararlanılabilecek güzel bir kaynak. Çoğu zaman güzel sonuç alsak da bazen saçmalayabiliyor, bu durumlarda ise üstüne biraz düşünüp hak yoluna erişmek mümkün. Müzikle kalın!

11 Aralık 2013 Çarşamba

Füruzan Konak

Günlük rutinimizden sıyrılıp arada bir uğradığımız güzel mekan. Bu akşam yine dersten çıkınca uğrayıp arkadaşlarla ne de güzel eğlendik... Canlı müzik de ayarında, güzel hani. Isparta'da mutlaka uğranması gereken güzide kafemizde bir dahaki sefere bekleriz...

10 Kasım 2013 Pazar

10 Kasım

Her 10 Kasım buruk geçer bizim için. Yeri gelir onun gibi Yanık Ömer dinleriz, yeri gelir rakımızın yanında beyaz leblebi yeriz... Bizim onu hatırlamak için 10 Kasım'a da ihtiyacımız yoktur vesselam; zaten o her daim gönüllerimizdedir. Ruhu şâd olsun...

9 Kasım 2013 Cumartesi

Standart Fm ile anlam kazanan geceler

Hafta sonuna girmişiz, sıkılıyoruz; havanın soğukluğundan dışarı da çıkamıyorum haliyle. Dizilerimi ve günlük filmimi de izlemişim. Ne bileyim böyle bir boşluk oluşuyor insanda sanki. Gitar çalmaktan parmaklarımı da pert eylemişim. Geriye ne kalıyor, tabii ki de standart fm! Yatağımda otururken arka fondan tatlı tatlı çalıp anlamsız boşluğumu dolduruyor, mutlu oluyorum içten içe. İçme suyum da bitti; bir yandan da dertliyim bu sebepten mütevellit. Biraz yalnız hissediyorum. Sonra radyoda çalan şarkıyı duyup gülümsüyorum. Galiba biraz kafam karışık a dostlar...

25 Ekim 2013 Cuma

Para biriktirme planının ilk 3 gününü başarıyla geçirmek

Yıllardır para biriktirme kararı alıyor, ama bu amaç doğrultusunda  muvaffak olamayıp biriktirdiklerimi harcıyordum. Ama alacağımız gitarı deneyip heyecanlandık ya, para biriktirmek için büyük bir şevk kapladı içimizi... İlk 3 günü başarıyla atlattığıma göre kalan 97'si de geçer. 3 gün para biriktirebildiğimi gördüğüm için çok mutlu, ve bir o kadar da ağlamaklıyım sevgili dostlarım......

23 Ekim 2013 Çarşamba

LAG T-66 D

Uzun zamandır araştırdığım, peşinde koştuğum gitar. İlk başlarda bunun üst modeli olan T-100 D'yi satın almayı düşünüyordum; fakat deneme fırsatı hiç bulamamıştım. Bugün mağazada T-66 D'yi deneme imkanı buldum ve gerek işçiliğiyle, gerek klavyesinin rahatlığıyla beklentilerimin çok üstünde karşıladı beni. Kesinlikle her yönüyle tatmin edecek bir gitar. Bugünden itibaren öğrenci bünyemle para biriktirip tam 100 gün sonra bu bebeği alıyorum. Esen kalın!

22 Ekim 2013 Salı

Blogu boşlamak

Yeniden merhaba dostlar. Bayramdı, gitti, geldi, 10 saat yoldu falan filan derken blogumu bu arada iyice boşlar oldum. Derin vicdan azaplarındayım. Geri döndüğümü bildirmek için böyle bir şey yazayım dedim; tekrar görüşene dek sağlıcakla kalın!

14 Ekim 2013 Pazartesi

Evim, güzel evim

10 saatlik yolculuğun ardından yeniden evimdeydim. Gerçi biraz hastaneli geçen bir bayram tatili olacak ama yapacak bir şey yok vesselam. Evim, odam, duvardaki Bob Marley tablom, her şey çok yabancı geldi bünyeme. Ama akşam yatağıma yattığımda; benim için dünyanın en rahat yerinin orası olduğunu idrak ettim dostlar. Gezmekten, arkadaşlarımı görmekten elim de ermedi buralara, affola... Herkese keyifli ve güzel bir bayram diliyorum!

9 Ekim 2013 Çarşamba

Isparta: back to home

Öğrenci akını başlamak üzere; bayram tatili geliyor! Ben de yarın gece, pardon saat 12'yi geçmiş, yani bu gece evime dönmek üzere tekrar yola koyulacağım. İnsan ailesini, arkadaşlarını görmek için sabırsızlanıyor hakikaten. Perşembe günü kendi toprağıma ayak basıp, 10 saatlik yolculuğun ardından tekrar kendi yatağımda uyumanın(hem de döne döne) tadını çıkarmayı planlıyorum! Şimdiden iyi tatiller! :)

8 Ekim 2013 Salı

Torchlight II

Torchlight II oynamaya başlayalı blogumu boşlar oldum dostlar. Arkadaşta görmüştüm ben de ondan alıp oynadım; iyi de sardı hani. Diablo'nun eski yapımcıları yapmış bu oyunu, o yüzden hakkını da vermişler yani. Grafiklerinin karikatürize olmasının dışında bence Diablo'dan bir eksiği yok, ve hatta oynanabilirlik anlamında fazlası var. Görevleri de sıkıcı olmamış, keyifle yapıyorsunuz. Eğer siz de benim gibi düzenli oynayacağınız bir oyun arıyorsanız tavsiye ederim...

5 Ekim 2013 Cumartesi

Ending On A High Note

Ah ya, nasıl üzülüyorum bu konu açılınca... A-ha grubunun son konseri. Ayrıca bu konserin albümü de mevcuttur. A-ha grubunun güzel insanları müziği bırakma kararı alıp, "comes the last hurrah, here's our last hurrah" nidalarıyla müzik kariyerlerini noktalarlar. İnsanı nasıl üzerler, öldürüp öldürüp diriltirler... Konserdeki müzikal kaliteye hastayım. Hani insanın bir albümde birkaç favori şarkısı olur ya, bu albümde öyle bir durum yok. Şarkıları birbiriyle kıyas etmek bile gereksiz kanımca. 2 CD'lik çalışmanın tamamı zevkle, tekrar tekrar dinlenesi. Ama benim açımdan öne çıkan şarkılar hangileri diye soracak olursanız, "butterfly" ve "crying in the rain" derim. Uzatmadan; albümü edinip kesinlikle dinleyiniz, bağrınıza basınız...

Dinlemek isteyenler için;
Butterfly: http://www.youtube.com/watch?v=ye5X4um0DoM
Crying in The Rain: http://www.youtube.com/watch?v=NLTCOr3G3vc

Öğrenci Olmak

İddia ediyorum ki "öğrencilik" yeryüzündeki en bahanesi bol mertebedir. Her türlü durumdan yırtabiliyoruz. Mesela esnaftan alışveriş yaparken olsun, dilencisi olsun, yardım toplamak için gazete satanı olsun, ne zaman masrafla karşılaşsanız "ben de öğrenciyim abi/abla" kelimelerini sarf ettiğinizde anında muaf oluyorsunuz. Öğrenci olmak; bardak bulamayıp 5 litrelik bidonu kafaya dikerek su içmektir. Öğrenci olmak, garajdaki dürümcüyle ahbap olmaktır. Öğrenci olmak; ütüsüz gömlek giymektir. Ama öğrenci olmak; şüphesiz ki hayatınızın en güzel dönemidir....

4 Ekim 2013 Cuma

Isparta'nın meşhur soğuğu

Isparta'ya gelmeden önce de soğuğunun ününü duymuştum. Hatta gelmeme yakın da internetten araştırıyorum falan; herkes tekrar tekrar "botunuz ve montunuz sağlam olsun" yazmış. Ben de Balıkesir'de soğuk gördüm sanıp; "ne kadar soğuk olabilir ki, hadi canım mehehehe" şeklinde tepkiler vermiştim. Ekim ayı girer girmez Isparta bizi içini kusarcasına yağmura maruz bıraktı. Bununla da kalmayıp şu günlerde gündüz 10, gece 0 derecelerde geziyor hava sıcaklıkları... Kime sorduysam "daha bunlar bir şey değil, başlangıç" lafını işitmekle birlikte kış aylarının nasıl geçeceğini tahmin bile edemiyorum. Isparta; dedikleri gibiymiş dostlar. ISPARTA SOĞUKMUŞ....

2 Ekim 2013 Çarşamba

I Put A Spell On You

Sizinle yine çok sevdiğim bi şarkıyı paylaşmak istedim. Ben de ilk olarak “Englar Alheimsins” filminde rastlamıştım. Filmde bahsi geçen adam bu şarkının baterisini çalarken babasının “çok gürültü yapıyorsun” çıkışına “bu sizin o anlamsız gürültülerinize benzemez, bu müziktir” cevabı ile aklımda yer etmiştir. Şarkı aslında Nina Simone’a ait fakat filmdeki versiyonu Arthur Brown’ın coverıdır. Arthur abimizin şarkıya tüylerinizi diken diken edici girişiyle kanımca orijinalinden çok daha iyidir. Her gün dinlediğim rutin şarkılardan biri olup; ayrıca gece gece dinlemesi insana daha çok haz verir…

Dinlemek isteyenler için: http://www.youtube.com/watch?v=k7MgohiD5Fk

28 Eylül 2013 Cumartesi

Yalnız Şarkı

Mor ve Ötesi grubunun pek bilinmeyen, favorim olan şarkısı. Mümkünse karanlık bir yerde gitarınızla size "belki bir gün güneş doğar, mezarının üstünden; sen sessizce uyurken" dizeleriyle çok güzel eşlik eder. Akustik versiyonu da güzeldir. Kaydı çok kaliteli olmasa da içerik bazında çok sağlam şarkıdır. Her gün mutlaka dinlenenler listesinin demirbaşlarından biridir, şiddetle tavsiyedir...


Dinlemek isterseniz: http://www.youtube.com/watch?v=RsBoyiSGRFY

26 Eylül 2013 Perşembe

Riding With The King

Can ciğer kuzu sarmalarım olan Eric Clapton ve B.B. King amcamızın birlikte çalıp seslendirdikleri süper ötesi albüm. Okuldan döndüğümde her daim dinlediğim başucu eserim. İnsan iknci öğretim olunca haliyle gece de uyuyamıyor, böylece uzun ve sıkıcı Isparta akşamlarını arkada çalan "three o'clock blues" ile değerlendiriyorum. Nasıl iyi gidiyor bildiğiniz gibi değil; şiddetle tavsiyemdir. Tabii ki tek şarkılık bi durum yok albümde. Teker teker hepsi o kadar iyiler ki, ya da benim için öyle diyelim. Neyse bu yazımın da anafikrine gelirsek; albümü edinin ve dinleyin hepsi bu...

25 Eylül 2013 Çarşamba

Yine Mi Çiçek

Sözlerini yazan yüce kişi Meral Okay olup, Sezen Aksu ve Cihan Okan'ın ete kemiğe bürüdüğü muhteşem eser. Ayrıca Duvara Karşı filminin bir sahnesinde de kullanılmış. İnsanda inanılmaz bir rakı içme isteği uyandırıyor; aman dinlemeden önce 70'liğinizi emniyetli bir köşeye kaldırdığınızdan emin olun. Sözlerine gelirsek:


kur masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla


yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağolsun
amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun


gece çok genç, arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti'den
şereflendirse bizi
olsak tayyare... 

Buyrun dinleyin dostlar: http://www.youtube.com/watch?v=WuTsbwIvmvE

22 Eylül 2013 Pazar

Eğirdir Gölü

Hafta sonundan hafta sonuna, fırsat buldukça gidiyorum işte. Eğirdir Gölü'ne giden dağlı taşlı yolun sonunda masmavi bir silüetle karşılaşınca insan haliyle şaşırıyor. Gölün en manzaralı köşesine konuşlanmış askeri birliği görünce "keraneciler hep en kral yerleri parsellemiş, mehehe"diye düşünmeden edemedim... Güzel yani böyle; şirin. Ama şaka maka hayatımın en güzel göl levreğini burada yedim. Böyle adamlar fileto çıkarmışlar, incecik bi hamurla kaplayıp kızgın yağda kızartmışlar. Buna rağmen içinde bir damla fazla yağ yoktu. Oyhş yerken kendimden geçtim adeta da; Eğirdir Gölü diye girdik muhabbet yine yemeğe geldi. Ulan ne biçim adamım ya, galiba yine acıktım. Gidip bişeyler atıştırayım bari, esen kalın!

19 Eylül 2013 Perşembe

Ay Şuram Ağrıyo

Madem Bülent Ortaçgil dedik, müzik dedik, öyleyse biraz daha yardıralım. Büyük Ev Ablukada'nın çıktığından beri zevkle dinlediğim "Ay Şuram Ağrıyo Konseri"dir. Boşvermişlikle birlikte adama yaşama sevinci de verir. Yan etkileri tam olarak bilinmediğinden her gün; ama doz aşımı yapmadan uygulamak gereklidir. Tekrardan şiddetle dinlenesi, dinletilesidir..


Buyrun efenim: http://grooveshark.com/#!/album/Ay+Suram+Agriyo+Konseri+C+A+K/6517409

16 Eylül 2013 Pazartesi

Isparta: the story begins

Anneanneli, dedeli, halalı, teyzeli, kuzenli, tüm sülale içerikli bir vedalaşma seramonisinin ardından kendi toprağımdan ayrılmayı başardım. 10 saatlik leğen kemiğimi ağlatan bir yolculuktan sonra odama kendimi zor attım. Ama nasıl attım? Hani öğrenci gidişi vardır ya böyle sırtında çantası boynunda bilgisayarı elinde valizler falan; hah tam da öyle, süklüm püklüm işte. Zaiyat vermeden eşyalarım da dolabımda yerini aldığına göre artık akşama kadar totomu sere sere, fosur fosur uyuyabilirim... Isparta'ya hoşgeldim! NOT: Yuvadan uçmak da öyle kolay değilmiş. 

13 Eylül 2013 Cuma

Hamsili pilav is coming

Annem dün televizyonda görmüş; bugün sabahın köründe tepeme dikildi "kalk balık al" diye. Afyonum patlayana kadar zaten kendimi balıkçıdan elimde bir poşet hamsiyle gelirken buldum. Üstüne üstlük zalım anamın o balıkları bana temizletmesiyle günüme mis(!) gibi balık kokarak başlamış oldum... Her neyse, o tepsi fırına girene kadar her şey kan, ter ve göz yaşından ibaretti. Neyse ki o hamsili pilavı mideme indirdiğim için çok gururlu, mutlu ve ülkemin yüce Karadenizli insanlarına müteşekkirim. Yemek ne güzel şey yahu!

Giriş

Öncelikle tanışalım, Zafer Güneş; annesinin karnında geçirdiği 9 ay ile birlikte 19 senedir Balıkesir'in Gönen ilçesinde yaşayan, aynı şehirde doğmuş, büyümüş, lise okumuş, daha üniversiteyi yeni kazanmış yeni yetmenin biridir efendim... Önündeki 4 seneyi Süleyman Demirel Üniversitesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü ile geçirmeyi planlamaktadır. Müzik ve Fizik hayatının çok önemli bir kısmını kaplamaktadır. Sebeb-i ziyaretimize gelince can sıkıntısının ona verdiği yetkiye dayanarak sonunda blog dünyasına da adımını atmıştır; sonu hayrolsun. Böylelikle herkese merhaba!